Serdal Adalı’dan Şaşırtan Açıklama: Sezon Sonu Ayrılacak!
Beşiktaş Başkanı Serdal Adalı, Divan Kurulu’nda transferler ve oyuncu ayrılıkları hakkında çarpıcı açıklamalarda bulundu. Tüm detaylar için tıklayın!
Beşiktaş Kulübü Başkanı Serdal Adalı, siyah-beyazlıların gündemiyle ilgili önemli mesajlar verdi. TRT Spor’da yaptığı açıklamalarda, takımın gelişimi ve geleceği üzerine durdu. Adalı, kulübün finansal durumu ve transfer politikaları hakkında detaylar paylaşarak, taraftarları bilgilendirdi. Ayrıca, mevcut oyuncu kadrosunun potansiyeline olan inancını vurguladı. Beşiktaş’ın hedeflerinin büyük olduğunu ve bu yolda kararlılıkla ilerlemeye devam edeceklerini belirtti. Takımın birlik ve beraberliğine dikkat çeken Adalı, desteklerin devam etmesinin önemine de değindi.
İçinde bulunduğumuz durum, birkaç önemli gerçekliğin altını çizerken zihinlerde birçok soru işareti bırakıyor. Dışarıdan bakıldığında, Beşiktaş’ın içerisindeki karmaşanın ve düzensizliğin seviyesi oldukça rahatsız edici. Göreve başladığımızda, bir türlü sağlıklı bir organizasyon yapısına ulaşmamız imkânsızdı. Herkesin ne yaptığı belirsiz, görev tanımları karmaşık ve çoğu zaman muğlak bir ortamda bulduk kendimizi.
Sorularımız karşısında, “Yetkili kim?” gibi basit bir sorgulama bile, beklemediğimiz cevaplarla sonuçlandı. Kartal Yuvası’ndan gelen yanıtlar, kulübün iç işleyişinin ne denli sağlıksız olduğunun bir göstergesiydi. Beşiktaş gibi büyük bir camianın yönetim yapısının bu noktada bulunması, büyük bir hayal kırıklığıydı.
Ümraniye’ye yaptığımız ziyaret ise bu durumu daha da gözler önüne serdi. İnsanların gözlerindeki moral bozukluğu, sadece bir takım başarısızlığı değil, daha derin bir güvensizliğin ve kaygının yansımasıydı. “Acaba kulüp kapanacak mı?” soruları, orada geçirdiğimiz süre içerisinde yankılanıyordu. Bu kaygıların ortasında, bugün ile o karanlık günler arasında bir on kat fark olduğunu görmek, içinde bulunduğumuz sürecin ciddiyetini ortaya koyuyor.
Sadece bir spor kulübü değil, duyguların, umutların ve tarihî bir mirasın barındırıldığı bir topluluk olan Beşiktaş’ı kolay bir şekilde toparlamak mümkün değil. Bu mücadelede kararlılık ve özveri gerekecek; ancak şunu unutmamalıyız ki, bu yolculukta her adım, büyük değişimlerin habercisi olabilir.
Kaybettiğim seçimlerin ardından, yönetim kurulunun zeminini sarsmaya çalışmadım. Çünkü hayatta kalmak, Beşiktaş’ın varlığıyla bağlantılı. Fakat benim odak noktam ne Hasan Arat ne de Ahmet Nur Çebi veya Fikret Orman. Tek önemli olan, Beşiktaş’ın başarısı. Kulüp güçlü oldukça, ben de güçlü hissederim. Ne ben, ne de yönetimdeki herhangi bir kişi bir beklenti içinde değiliz, zira en önemli olan, siyah-beyazlıların geleceğidir.
Divan Kurulu’nda yaşananlar karşısında hissettiğim derin üzüntüyü tarif etmeye kelimeler yetmiyor. Keşke Hasan Arat, bir gün önceden haber verseydi de “Yarın divana katılacağım” deseydi. Oysa ki biz, bu durumu toplantıda öğrendik. 17. sıraya konduğu eleştirilerine girmeye lüzum yok; eğer önceden iletişim kursaydınız, muhakkak birinci sıraya yerleşebilirdiniz. Orası Divan Kurulu; benim oraya müdahil olma şansım yok.
Ancak, önceki toplantıda Ahmet Nur Çebi’nin “Bu konulara değinmeyecek olalım” uyarısını nasıl göz ardı ettiğini unutmamak gerek. O an, ortada oldukça olumlu bir hava varken, neden bu kadar gerginlik oluşturulmuştu? İki gün önce SPK’dan onay almış olmamız, belki de yeni bir başlangıç için bir fırsattı. Ancak, yaşananların tesadüf olmadığını düşünüyorum. Hasan Arat’ın önceden bir şeyler belirtmesi gerekirdi.
Tevfik Başkan’ı çok severim, saygı duyarım ama ona destek verdiğim düşünülmesin. Kamera önündeki görüntü başka, arka planda yaşananlar bambaşka. “İtişip kakışıyorlar” dedikleri insanlar, 70 yaşında olan kişiler. Tevfik Bey elini uzattığında, Hasan Bey’in ona nasıl bir tepki verdiğini görmek gerekti. Hasan Bey’in bu toplantıya bu kadar hazırlıklı gelmesi, Divan’daki ilk konuşmasını yapması ve bunu bilmeden gelmesi düşündürücü. 17 dakika süren konuşmasında, kafamızdaki soruları yanıtlamak yerine “Belgelerle gelin” demesi de ayrı bir ironi. Peki, o belgeleri nerede bıraktı? Tüm belgeleri arkalarında silip gitmek de ne demek?
“Hiçbir anlamı yokken 100 milyon Euro harcandığı iddiaları dolaşıyor. Hüseyin Bey’in dediği gibi, bu paranın yarısı faizse, durum gerçekten düşündürücü. Toplamda 150 milyon Euro’yu buluyorsak, burada bir yanlışlık var demektir. Hüseyin Bey’i severim, ama acaba bu işlerin arkasında bir troll ekibiyle anlaşma mı var, bilemiyorum. Sayılar ortada; sermaye artırımı haberi geldiğinde bir sevinç hissettik ama sosyal medyada gördüğümde Hüseyin Yücel’in üçüncü sırada olduğunu görünce şaşırdım. Bu durumun altında yatan gerçekleri hiç anlayamadım.
Ayrıca Fikret Orman’a yapılan benzer iddialar da var; o da muhtemelen anlamıyor ama çevresindekiler bu oyunları oynuyor. Kendi karakterinin dışında davranması çok olası değil, bu tür şeyler aklının ucundan bile geçmez. Hüseyin Yücel bana sallıyor gibi gözükse de, bu durum benim için pek bir önem arz etmiyor. Beşiktaş’ın durumu gün geçtikçe daha da iyiye giderken, bu tür oyunların içinde olmaları kimseye fayda sağlamaz. Sonuçta kimse Beşiktaş’ın gerçek meseleleriyle ilgilenmiyor gibi görünüyor; herkes kendi siyasetini yürütme peşinde.”
Divan Kurulu’nda yaşanan olay, hemen Disiplin Kurulu’na sevk edildi. Bu durum, oldukça önemli bir ilerleme olarak değerlendiriliyor. Sabah gerçekleştirdiğimiz toplantıda, Disiplin Kurulu’nun süreci nasıl yöneteceğine dair görüş alışverişinde bulunduk. Ayrıca, seçim tarihini belirlemek için düşüncelerini de aldım.
Beşiktaş’ın sıkıntıları malum; bu sorunları çözebilecek nitelikte adayların ortaya çıkması, kulübün geleceği açısından kritik. Elbette bu durumda, sadece “ben geldim” demekle iş bitmiyor. Gerçekten bir şeyler yapmak isteyenler aday olmalı. Hiç kimse köşede bekleyip, takım kötü giderken “Bizi kurtar” diye imda beklememeli. Seçim tarihini 11 Mayıs olarak belirledik. Bu tarihe kadar Bankalar Birliği’nden ayrılmayı hedefliyoruz. 11 Mayıs’a kadar bu sürecin içinde yer alacak olan pek çok kişi çıkacaktır; kulüp için heyecan verici bir dönem başlıyor!
Sermaye artırımı camiaya moral vermişken, birileri bu olumlu durumu sabote etme çabasında mı? Bir başka gündemle mi burayı birilerine pazarlamak istiyorlar? Hasan Arat, anlatamadığı konuları bir kenara bırakıp BJK TV’ye çıkıp bu yaşananları açıklasın. Sağlığı yerinde, bu da bir teselli, ama esas merak ettiğimiz onun eski konuşma gücüne dönüp dönmeyeceği. BJK TV, 24 saat onun hizmetinde; o da canı isterse buraya gelerek 17 dakikalık konuşmasının içeriğini bizlere aktarır. Neden bu kadar uzun süre ortalardaydınız? Hasan Arat’ın, provoke etmek amacıyla bu görüşmeyi gerçekleştirdiği yönündeki düşünceler sıkça dolaşıyor. Beşiktaş sevgisini hala taşıyor mu, o da ayrı bir tartışma konusu. Herkesin gözleri bu süreçte ona çevrilmişken, bir açıklama bekleniyor.
Kamuoyundaki sık sık gündeme gelen “o gitsin, bu gitsin” söylemleri, arka planda ciddi bir maliyet barındırıyor. Örneğin, birçok futbolcunun sözleşmesi 2027 yılına kadar devam ediyor. Bizim kendi oyuncularımızdan biri olan Amir, bu süreçte dikkat etmemiz gereken bir isim. Musrati’nin gidişiyle ilgili son karar, hocanın inisiyatifine bırakıldı; son geceye kadar belirsizlik sürdü. Teknik ekibin önerisi, acele etmememiz yönündeydi. Gençleştirme operasyonu, düşündüğümüz kadar hızlı bir uygulama değil. Scoutlarımızın transfer süreçlerinde, bir oyuncuda yetenek gördüklerinde, onun gelişime açık olduğuna inanırlarsa, transfer süreci başlatılabilir.
Kendi camiamıza olan sorumluluğumun bilincindeyim; bu hesapları ben vereceğim. Duydunuz mu, Hasat Arat döneminde bu transferleri benim yaptığımı söyleyen? Yaptığımız her transferde, sonuç olarak bu benim kararım. Bu gençlerden zarar görmeyeceğimiz konusunda kesin bir inanca sahibim; potansiyelleri yüksek ve geleceğe umut veriyorlar.
Barcelona’da Fati’nin durumu, kulüp için büyük bir tartışma konusu haline geldi. Berg ve Samuel Dahl da gündemimizdeydi. Twente maçının ardından, Barcelona’ya geçip transferi tamamlamak için elimi çabuk tutmayı ummuştum, ama maalesef bu gerçekleşmedi. Elendiğimiz günün akşamı, “Fati olmuyor” dediler. Oysa çocuk oldukça hevesliydi; babasıyla bile görüşmeler yapıldı. Ancak devre arasındaki transferlerimizi, Avrupa’dan elenmemiz büyük ölçüde etkiledi.
Berg’i almak istiyoruz; hem hoca hem ben bu konuda hemfikiriz. Planlamamız oldukça düzgün ilerliyor, ayın 30’unda kadro yapısını oluşturmaya dair görüşmeler yapacağız. Rafa Silva için henüz bir teklif gelmedi. Ancak Semih ve Mustafa için teklifler var, ama onları bırakmayı pek düşünmüyorum.
Sörloth konusunda ise kesin bir dille söylemek gerekirse, olmaz. Alternatifi yok; onunla konuşmadığım düşünülmesin. Şu an için transfer imkânlarımız kısıtlı. Yine de hepimiz bir aileyiz, aramızda sağduyulu bir ilişki var. Telefonla “Şunu ver bana” dediğinizde bir cevap olarak, “Santraforsuz mu oynayacağız?” diye karşılık alırsınız. Forvet, sol açık ve 6 numara pozisyonları için transfer planımız mevcut. Umuyorum ki, bu hedeflere ulaşmak için gerekli adımları atabiliriz.
Masuaku hakkında olumsuz yorumlarda bulunmak için elimizden gelen her şeyi yapıyoruz. Ancak, taraftarın önünde onu yargılarsanız, bu genç oyuncudan ne kadar fayda alabilirsiniz ki? Kontratındaki opsiyon maddesini kaldırdık; bu da onun üzerindeki baskıyı biraz daha arttırıyor. Hoca, umarım bizi bırakmaz; bu durumda hep birlikte dayanmaya çalışmalıyız. Bazen sinirlendiğim konular, onun daha akılcı ve nazik bir şekilde ele aldığı durumlar olabiliyor. Gerçekten de, biraz farklı düşünmeliyiz.
Üzerinde çalıştığımız üç futbolcu var. Ancak, birileri gitmeden transfer süreci başlamaz. Yani, “Ver 50 milyon Euro gönder!” demekle olmuyor. Bu aşamada, Immobile’nin gelecek sezon için istediği ücretin, kalitesinin çok üstünde olduğunu düşünüyorum. Gerçekten umutluydum, son iki maçta onu daha iyi göreceğimizi umuyordum ama maalesef gol atma başarısını gösteremedi.
Aldığım geri dönüşler de Immobile’nin sezon sonunda ayrılacağına işaret ediyor. Bunun yanı sıra, ciddi bir 9 numara almak için hazırlık yapıyoruz. Jackson Muleka’nın opsiyonunu kullanacak gibiyiz. Semih için devre arasında birçok takımın ilgilendiği bilgisi var. Burada bir satışı düşünmüyoruz, ancak Beşiktaş açısından faydalı olacak bir proje ortaya çıkarsa, sezon sonunda kiralık olarak gitmesine sıcak bakabiliriz. İkinci senemizde, hayal ettiğimiz projeyi gerçekleştirmek istiyoruz, bu tabi ki mali yapımıza da bağlı.
Elan Ricardo, talihsiz olaylar silsilesiyle baş başa kalmış durumda. Gece yarısı ansızın ateşi yükseldi, bunun sonucunda domuz gribi tehlikesi konuşulmaya başlandı. Takımlarına ait ciddi idman eksiklikleri olduğu hakkında dedikodular dolaşıyor. Hoca ise bunlara kulak tıkayarak, “Alın bu gençleri, şunun yerine sahaya süreceğim,” şeklinde bir ifade dahi kullanmadı. Ancak herkesin ortak düşüncesi, bu çocukların iyi futbolcular olduğudur.
Türk futbolunda gerçekten de sorunlar var. Beşiktaş’ın başkanı olarak, bu camianın hakkını sonuna kadar koruyacağım. Kimseden çekinmeyeceğim. Ne zaman ki Beşiktaş bir ivme yakalıyor, işte o zaman başımızdan tuhaf olaylar geçiyor. Takımımız oldukça narin bir yapıya sahip. Türk hakemleri hakkında olumsuz bir görüş belirttiğim söylenemez; elbette hatalı maçlar yaşayabiliyoruz, fakat biraz eleştiri hakkımızın da olması gerektiğini düşünüyorum. Geçen hafta, hakem iyi bir performans sergilediğinde kendisine teşekkür ettik. Galatasaray maçından sonra kendisini de arayıp iyi bayramlar diledim; böyle şeyleri de unutmamak gerek. Unutulmamalı ki, futbol sadece kazanmakla değil, aynı zamanda adaletle de ilgilidir.
Serdar Topraktepe, gelecek sezon için yeni bir göreve atanacak. Bu değişikliğe dair son kararı ise hoca verecek. Sportif direktör düşünmüyorum, ancak Mayıs ayından sonra, takımın geleceğinden sorumlu bir yönetici ataması yapılabilir. Bu kişinin futbol kökenli olması önemli. Yönetim kurulunda ise köklü bir değişiklik olma ihtimali düşük görünüyor.
“Üç transferi yaz kampına yetiştirmek için elimizden geleni yapıyoruz. Gerekli olduğu yerlerde sayılara takılmayacağız; bu, Beşiktaş’ın bugün içinde bulunduğu durumun nedenlerinden biri. Yaz kampını verimli geçirmemek, maalesef %70 oranında karşımıza çıkıyor. Avrupa’dan bir pilot takım almak için çalışmalarımız sürüyor. Devre arasında alacağımız üç oyuncunun sadece 6 aylık maliyeti 2.5 milyon Euro, fakat satın alma opsiyonlarıyla bu rakam 20 milyon Euro’yu bulacak. İki ciddi proje üzerinde çalışıyoruz. Üç yıllık planımızın ilk 1.5 yılındaki sermaye artışı, Bankalar Birliği’nin desteğiyle kısmen karşılanmayı hedefliyor. Elbette, bu takımın oyuncu satışı yapması gerekiyor ve gayrimenkulden de bir gelir bekliyoruz. O zaman gerçek anlamda transfer yapma konusunda daha rahat olacağız. En iyi yıldızları getirmek için gerekeni her zaman yaparım.”
Tabii, işte istediğin şekilde yazılmış bir metin:
“Camianın içi rahat olsun. SPK’nın koyduğu kurallar gereği fazla yorumda bulunamam ama herkesin hisse senedi almasını öneriyorum. Futbol takımında gençleşme sürecimize devam edeceğiz; ancak aynı zamanda şampiyonluğa oynayacak bir yapı oluşturma hedefimiz de var. Taraftarlarımızın içi ferah olsun; fakat bizleri de anladıkları sürece ilerlememiz daha kolay olacak.
Elimizden geleni yapıyoruz, bu süreçte sabır göstermelerini umuyorum. Gelecek sezon, Beşiktaş’ı bambaşka bir seviyede izleteceğimize inanıyorum. Kulübün istikrar kazanması şart. Hocaların ya da başkanların hemen görevden alınması gibi çalkantılı durumlar yaşanmamalı. Ben, projelerimi tamamlamadan ayrılmayı düşünmüyorum. Eğer aday olmak isteyen arkadaşlar varsa, bir an önce çıkar ve niyetlerini belirtirlerse sevinirim. Daha iyisini yapabileceğini düşünen herkesle de yan yana olmaya hazırım.”